23 Mayıs 2008 Cuma

Eskiden reklamcıların pipisi varmış.


Yatırmış kadını kaplan postu gibi yere, koymuş ayağını üstüne, kimsenin gıkı çıkmamış. Bir kadın da hır gür çıkarmamış. Yiyorsa şimdi yap böyle ilan, alnından öpeyim. Büyük bir olasılıkla hayatının geri kalanını Manisa’da tabela yazarak geçirirsin. Ya da bir grup kadın çıkar, bir sürü klişe cümlelerle, beyin ölümü yaşatır. Brüksel lahanası kıvamına gelirsin.

Brüksel lahanası deyince aklıma Pelin Batu geldi. Normalde kendisi aklıma bu kadar kolay gelmez. Geçenlerde televizyonda gördüm, oradan şey etti. Pelin, ne kadar sıkıcı bir insansın... Güzelsin, hoşsun, hani iyi bir insana da benziyorsun ama ben çok sıkılıyorum senden. Erkek arkadaşın da çok sıkılıyor mu acaba? Ya baban?
İnal Batu şeker gibi adam, akıllı, karizmatik, onun da canını sıkıyor musun?

Programda Reşat Çalışlar vardı hemen yanında. Enteresan şeyler söyleyen birine benziyor. Biraz çabaladı, denedi ama olmadı, olamazdı. Kurt Vonnegut gelse, onu bile kitlersin yemin ediyorum. Zavallı Reşat, pantalon içine sokulmuş gömleği ve beyaz atletiyle, çok çaresiz görünüyordu. Aynı Eflatun’un Republic’de yazdığı gibi, New York sokaklarında kaybettin adamı, Pelin.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

aynen. ben de başka bir röportajını “sevgilisi kesin bunun üstüne kusuyordur, bu ne be” diyerek izlemiştim.

Zeynep dedi ki...

yine böyle artistik ilan şeyleriyle pelin batu konusunu harcamışsın, gerekli ihtimamı göstermemişsin.

kendisine karşı içimde kaynayan duyguları nasıl sakinleştireceğim bilemiyorum.
-sıtatüs koğ- diyen dillerine asit dökmek istiyorum.